ANONİM ŞİRKETLERDE PAY SAHİPLERİNİN GENEL KURUL KARARINA ETKİSİNE İLİŞKİN İNCELEME

Anonim şirketlerde pay sahiplerinin genel kurul kararına etkisine ilişkin inceleme; anonim şirketlerde genel kurulun toplanması, çağrı usulü ve diğer önemli hususlar önceki makalelerimizde incelenmiştir. İşbu makale kapsamında, bir pay sahibinin genel kurul toplantısına katılmamasının tek başına genel kurul toplantısı ve bunun uyarınca alınan kararların iptalini gerektirip gerektirmeyeceği hususu incelenmektedir.

  1. AYKIRILIK İDDİA EDEN PAY SAHİBİ BAĞLAMINDA ETKİ İNCELEMESİ

TTK 446-1-b maddesinde, iptal davası açabilecek kişiler için “genel kurul kararının alınmasında etkili” olma şartı aranmakta olup, yalnızca toplantıya katılmamış veya usulüne uygun çağrı olmaması genel kurul kararının iptali sonucunu doğurmamaktadır.

TTK madde 446: “b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,”

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları ve doktrin görüşleri uyarınca, usulüne uygun çağrı yapılmadığını iddia eden pay sahibi genel kurul kararın iptaline talep edebilecek olsa dahi, bu pay sahibinin genel kurul kararı üzerindeki etkisinin önemi üzerinde durulmuştur. İlgili kararlar uyarınca, yalnızca usulsüz çağrı yapılmasının genel kurul kararının iptaline neden olmayacağı, iyiniyetin göz önünde bulundurulması gerektiği ve dava açan pay sahibinin katılmasının karar üzerindeki etkisinin önemi göz önüne alınmış ve hüküm verilmiştir.

Yargıtay 11. HD. E. 1998/2468 K. 1998/4079 T. 01.06.1998

“…Bir ortağın genel kurul toplantısına sırf usulüne uygun çağrılmamış olması, genel kurulda alınan kararların iptali için tek başına dava açma hakkı verir ise de, usulsüz çağrı başlı bağına genel kurul kararlarının iptali için neden değildir. Davacı ortaklar bu davada ayrıca yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu iddia ve ispat etmek koşuluyla genel kurul kararlarını iptal ettirme olanağına sahiptirler…”

Yargıtay 11. HD. E. 2011/15969 K. 2013/5736 T. 25.3.2013

“…toplantıya usulüne uygun çağrılmayan ortağın toplantıya katılıp katılmamasının toplantı ve kara nisabında veya karar almada bir etkisinin (azınlık pay sahibi olması durumu) olmaması durumunda o ortağa çağrının usulsüz yapılmış olmasının genel kurul kararının iptali sebebi olarak görülmediği, dava konusu olayda genel kurul kararlarının toplantı ve karar nisaplarına uygun bir şekilde alındığı, toplantıya çağrı ve gündemin ilanı davacı bakımından hukuka aykırı olsa dahi alınan genel kurul kararlarının bu sebeple iptal edilemeyeceği, …”

Yargıtay 11. HD. E. 2013/6533 K. 2013/22508 T. 10.12.2013

“… Dairemizin yerleşmiş içtihatları gereğince, genel kurulun toplantıya çağrılması usulsüz olsa bile, salt bu nedenle genel kurul kararlarının iptali gerekmeyip aynı zamanda, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da iddia ve ispat edilme gerekmektedir. Çağrıda usulsüzlük yalnızca iptal davası açma hakkı verdiğinden, …..”

Yargıtay 11. HD. E. 2014/8853 K. 2014/16232 T. 22.10.2014

“… Usulsüz çağrı toplantıda hazır bulunmayan ortağa genel kurul kararının iptali davası açma hakkı sağlar ve alınan kararların Yasaya, ana sözleşmeye, iyiniyet kaidelerine aykırı alındığının ayrıca ispatı gerekir. Tek başına usulsüz çağrı genel kurul kararının iptalini gerektirmez. …”

Yargıtay 11. HD. E. 2014/326 K. 2014/13491

“… çağrıdaki usulsüzlüğün tek başına, alınan kararların iptali sonucunu doğurmayıp, ortağa sadece iptal davası açma hakkı vereceği, toplantı günü, davacıya, toplantıdan 1 gün önce tebliğ edildiğinden, TTK’nın 538/4 maddesi uyarınca, toplantıya çağrıdaki usulsüzlüğün, davacı ortaklara, iptal davası açma hakkını verdiği, ancak, toplantıda alınan kararların iptali için, alınan kararın, yasaya, ana sözleşmeye, iyiniyet kurallarına aykırı olması ve kararın yok hükmünde olduğu sonucunu doğuran bir usulsüzlüğün bulunması gerektiği, …”

Yargıtay 11. HD. E. 2015/10277 K. 2016/5229 T. 9.5.2016

“… aksinin kabulü halinde iptali istenen kararların oy birliği ile alınmış olması
%10 paya sahip olan davacının genel kurula katılması halinde kararın alınmasına etki etmesinin söz konusu olamayacağı, bu nedenle çağrının usulsüz yapılmasının tek başına alınan kararların iptali sonucun doğurmayacağı, …”

  1. ETKİ KURALI ve İLLİYET BAĞI

Etki kuralı ve illiyet bağı genel kurul kararlarının iptali açısından doktrin ve öğretide kabul edilen bir kavram olup, TTK 446/1-b maddesi kapsamında uygulanmaktadır. Genel kurul kararları açısından etki kuralı ve illiyet bağının, aykırılık teşkil eden fiillerin genel kurul kararlarının meydana gelmesinde etkili olması gerekmektedir. Etki kuralı ve illiyet bağı, TTK 446/1-b maddesi kapsamındaki aykırılıklarda, aykırılık iddiasında bulunan tarafın kararın alınmasında etkili olması gerektiğini ve karara ilişkin illiyet bağını sağlaması gerektiğini ifade etmektedir.

Aykırılık iddiasında bulunan taraf, iddia ettiği aykırılık ile genel kurul kararı arasında bir illiyet bağının olduğunu ispat etmelidir. Genel kurula katılıp katılmaması hususunun karar üzerinde bir etki oluşturup oluşturmamasının incelenmesi gerekmektedir.

Yargıtay aşağıda belirtilen kararında, genel kurur kararına aykırı olarak katılım sağlanması halinde dahi, kalan oylar yine kararın yerine getirilmesinde kanunen yeterli olduğunu, burada karara katılıp katılamadığına bakılmaksızın verilecek oyun karara etkili olmadığının anlaşılması halinde iptal talebinin reddedilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.

Yargıtay 11. HD. E. 2009/9025, K. 2011/2462, T. 08.03.2011

“ … Oydan mahrum bulunan ortağın oy kullanmasına rağmen bu oyun karara etkili olmadığının anlaşılması halinde iptal isteminin reddi gerekmektedir…… Anılan kişilerin oyları çıkarıldığında, geriye H. R. P. ile S. P.’un kabul oyları kalmaktadır. Bu durumda ibra için gerekli karar nisabı oluşmakta olup, yönetim kurulu üyelerinin oyları sonuca etkili değildir. Mahkemece, bu yön üzerinde durulmadan yönetim kurulu üyesinin vekaleten oy kullanamayacağı kabul edilerek hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir…”

Bankacılık ve Finans Hukukundan kaynaklanan ve bankalarla yaşadığınız uyuşmazlıklar kapsamında dava süreçlerinizin yürütülmesi ve yine söz konusu işlemlerle ilgili hukuki danışmanlık talep etmeniz halinde iletişim kanallarımız üzerinden tarafımıza ulaşabilirsiniz.

Av. Mehmet Said SARIBAŞ
info@saribasakbaba.av.tr